Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Emel Sarı İstanbul Kadıköy

İstanbul Çocuk Psikiyatri Doktoru arayışında olan ebeveynler için bu yolculuk, genellikle endişe ve belirsizliklerle dolu bir labirentin içine atılmış gibi hissettirebilir. Çocuğunuzun davranışlarında, duygularında veya sosyal ilişkilerinde gözlemlediğiniz farklılıklar, kalbinize bir endişe tohumu eker. Bu endişe, “Acaba abartıyor muyum?”, “Bu sadece bir dönem mi?”, “Yanlış bir adım atar mıyım?” gibi sorularla büyür. Öncelikle bilmelisiniz ki, bu hislerinizde yalnız değilsiniz. Çocuğunuz için en iyisini istemek ve onun ruhsal sağlığını, en az bedensel sağlığı kadar önemsemek, ebeveynliğin en doğal ve en değerli parçasıdır. Bu süreçte yardım aramak, bir zayıflık değil, tam aksine çocuğunuza olan sevginizin ve sorumluluk bilincinizin en güçlü göstergesidir. Bu makalenin temel amacı, o labirentte size bir ışık yakmak, İstanbul gibi büyük bir metropolde çocuk ve ergen ruh sağlığı alanında güvenilir bir rehber olmaktır. Alanın temel kavramlarını, bir uzmana ne zaman başvurulması gerektiğini ve en önemlisi, doğru doktor seçiminin ne anlama geldiğini aydınlatmayı hedefliyoruz. Bu karmaşık ve hassas konuyu, alanında yalnızca derin bir akademik birikime ve zengin bir klinik deneyime sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda bilimi şefkatle birleştiren insani yaklaşımıyla tanınan Prof. Dr. Emel Sarı‘nın uzmanlığı ve perspektifi üzerinden ele alacağız.1 Bu sayede, attığınız her adımın daha bilinçli, daha güvenli ve çocuğunuzun geleceği için daha umut dolu olmasını sağlamayı amaçlıyoruz.

Çocukluk Çağı Sinyalleri: Ne Zaman Bir Uzmandan Destek Alınmalı?

Ebeveynler için en zorlayıcı sorulardan biri, çocuklarının davranışlarının “normal” bir gelişim evresinin parçası mı, yoksa daha derin bir ruhsal zorluğun habercisi mi olduğunu ayırt etmektir. Bu noktada, “hastalık belirtisi” gibi korkutucu etiketler yerine, çocuğunuzun size gönderdiği “sinyaller” olarak düşünmek çok daha yapıcı bir yaklaşımdır. Her davranış, her duygu patlaması veya her içe kapanma, aslında çocuğunuzun iç dünyasında olup bitenlere dair bir iletişim kurma çabasıdır. Bu sinyalleri doğru okumak ve ne zaman profesyonel bir destek almanın gerektiğini bilmek, erken müdahalenin ve sağlıklı bir geleceğin kapısını aralar. Bir ebeveyn olarak gözlemleriniz ve içgüdüleriniz, bu süreçteki en değerli pusulanızdır. “Acaba aşırı mı tepki veriyorum?” endişesiyle bu sinyalleri görmezden gelmek yerine, onları ciddiye almak, çocuğunuza verebileceğiniz en büyük destektir. Unutmayın, bir çocuk psikiyatri doktoru ile görüşmek, çocuğunuza bir “sorun” etiketi yapıştırmak değil, onun ruhsal dünyasını daha iyi anlamak ve ona en doğru şekilde nasıl yardım edebileceğinizi öğrenmek için atılmış sevgi dolu bir adımdır.3 Bu sinyaller, yaş gruplarına göre farklılık gösterebilir ve her dönemin kendine özgü zorlukları vardır.

Bebeklik ve Erken Çocukluk Dönemi Sinyalleri (0-5 Yaş)

Bu dönem, çocuğun temel güven duygusunun ve dünyaya bağlanma biçiminin şekillendiği en kritik evredir. Sorunlar genellikle doğrudan davranışlar veya sözcüklerle değil, bedensel ve gelişimsel ipuçlarıyla ortaya çıkar. Bu dönemde aileler, genellikle bir sorun olduğunu fark etmekte en çok zorlandıkları evrededir, ancak erken müdahale, çocuğun gelecekteki tüm gelişim yörüngesini olumlu yönde etkileyebilir. Bu yaş grubunda dikkat edilmesi gereken temel sinyaller şunlardır:

  • Uyku ve Beslenme Sorunları: Uzun süren, yatıştırılamayan uykuya dalma güçlükleri, gece terörleri, sık sık uyanma veya tam tersi aşırı uyuma hali bir sinyal olabilir. Benzer şekilde, yemeği sürekli reddetme, belirli dokudaki yiyecekleri yiyememe veya aşırı seçici yeme davranışları da değerlendirilmelidir.3
  • Aşırı Huzursuzluk ve Yatıştırılamayan Ağlama: Tüm bebekler ağlar, ancak haftalar veya aylar boyunca devam eden, hiçbir şekilde sakinleştirilemeyen yoğun ağlama nöbetleri ve sürekli bir huzursuzluk hali, altta yatan bir sıkıntının işareti olabilir.
  • Gelişimsel Gecikmeler: Çocuğun konuşma, yürüme, el-göz koordinasyonu gibi temel gelişim basamaklarında belirgin bir gecikme yaşaması önemlidir. Örneğin, 2 yaşında hala anlamlı kelimeler söylememesi veya basit komutları anlamaması bir çocuk psikiyatri doktoru tarafından değerlendirilmelidir.3
  • Sosyal İletişim ve Etkileşimde Güçlük: Yaşıtlarına hiç ilgi göstermeme, göz teması kurmaktan kaçınma, ismine tepki vermeme, “bay bay” yapma gibi sosyal taklit becerilerinin gelişmemesi veya kendi başına amaçsız oyunlar oynaması, özellikle Otizm Spektrum Bozukluğu açısından önemli erken sinyallerdir.5
  • Aşırı Hareketlilik ve Dürtüsellik: Yaşına uygun olmayan, sürekli bir koşturma hali, tehlike algısının olmaması, bir an bile yerinde oturamama gibi durumlar, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun (DEHB) erken habercileri olabilir.
  • Yoğun Öfke Nöbetleri ve Saldırganlık: Yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan, kendine veya başkalarına zarar verme davranışları, ısırma, vurma gibi eylemlerin sık ve kontrolsüz bir şekilde tekrarlanması, bir davranış bozukluğunun sinyali olabilir.

Okul Çağı Dönemi Sinyalleri (6-12 Yaş)

Çocuğun sosyal çevresinin genişlediği, akademik becerilerin ve akran ilişkilerinin ön plana çıktığı bu dönemde, ruhsal zorluklar daha belirgin hale gelebilir. Okul, çocuğun iç dünyasını yansıtan bir ayna görevi görür. Bu dönemdeki sinyaller genellikle akademik, sosyal veya davranışsal alanlarda kendini gösterir:

  • Akademik Başarısızlık ve Öğrenme Güçlükleri: Çocuğun zekası normal olmasına rağmen okuma, yazma (Disleksi) veya matematik (Diskalkuli) gibi alanlarda sürekli ve belirgin zorluklar yaşaması, Özel Öğrenme Güçlüğü’nün bir işareti olabilir.3
  • Dikkat ve Konsantrasyon Sorunları: Ders dinlemekte zorlanma, sık sık hayallere dalma, eşyalarını sürekli kaybetme, ödevlerini tamamlayamama, unutkanlık gibi belirtiler DEHB’nin dikkat eksikliği boyutunu düşündürebilir.7
  • Okul Reddi ve Fobisi: Okula gitmek istememe, sabahları mide bulantısı, baş ağrısı gibi bedensel şikayetler yaşama gibi durumlar, okulda yaşanan bir zorbalık, ayrılık kaygısı veya performans anksiyetesinden kaynaklanabilir.3
  • Sosyal İçe Çekilme ve Akran İlişkilerinde Zorluk: Arkadaş edinememe, sürekli yalnız kalma isteği, oyunlara katılmama veya akranları tarafından dışlanma, sosyal kaygı veya depresyonun bir yansıması olabilir.
  • Takıntılar (Obsesyonlar) ve Tekrarlayıcı Davranışlar (Kompulsiyonlar): Kirlenme korkusuyla sürekli el yıkama, eşyaları belirli bir düzende tutma zorunluluğu, kötü bir şey olacağına dair tekrarlayan düşünceler ve bu düşünceleri bastırmak için yapılan ritüeller, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) sinyalleri olabilir.6
  • Tikler: Göz kırpma, omuz silkme, boğaz temizleme gibi istemsiz ve tekrarlayıcı bedensel hareketler veya sesler (motor veya vokal tikler) dikkatle izlenmelidir.3
  • Açıklanamayan Fiziksel Şikayetler: Tıbbi bir nedeni bulunamayan, ancak sürekli tekrarlayan baş ağrıları, karın ağrıları veya mide bulantıları (psikosomatik şikayetler), çocuğun yaşadığı ruhsal bir sıkıntıyı bedeni aracılığıyla ifade etme biçimi olabilir.3

Ergenlik Dönemi Sinyalleri (13-18 Yaş)

Fırtınalı bir deniz olarak tanımlanan ergenlik, hormonal, fiziksel ve sosyal değişimlerin en yoğun yaşandığı dönemdir. Bu dönemde “ergenliktendir” diyerek geçiştirilen bazı durumlar, aslında ciddi ruhsal bozuklukların başlangıcı olabilir. Bu hassas dönemde dikkat edilmesi gereken sinyaller şunlardır:

  • Duygudurum Değişiklikleri ve Depresyon: Uzun süren mutsuzluk, umutsuzluk, hayattan keyif alamama, enerji düşüklüğü, uyku ve iştah değişiklikleri, kendini değersiz hissetme gibi belirtiler ergen depresyonuna işaret edebilir. Bazen bu durum, hüzün yerine sürekli bir sinirlilik ve öfke hali olarak da ortaya çıkabilir.3
  • Yoğun Kaygı ve Panik Ataklar: Sınav kaygısı, sosyal ortamlarda yoğun korku yaşama (sosyal fobi), geleceğe dair aşırı ve kontrol edilemeyen endişeler, ani başlayan ve kalp çarpıntısı, nefes darlığı gibi belirtilerle seyreden panik ataklar, bir anksiyete bozukluğunun habercisi olabilir.9
  • Kendine Zarar Verme Davranışları ve İntihar Düşünceleri: Vücuda jiletle çizikler atma, kendini yakma gibi davranışlar ve ölümle ilgili düşünceleri veya planları dile getirme, asla göz ardı edilmemesi gereken ve acil müdahale gerektiren en ciddi sinyallerdir.3
  • Yeme Bozuklukları: Kilo alma korkusuyla aşırı diyet yapma, yediklerini gizlice çıkarma (Bulimiya Nervoza) veya yemek yemeyi neredeyse tamamen reddetme (Anoreksiya Nervoza) gibi durumlar, hayati tehlike oluşturabilen ciddi psikiyatrik hastalıklardır.
  • Riskli Davranışlar ve Madde Kullanımı: Alkol, sigara veya uyuşturucu madde denemeleri, tehlikeli sosyal gruplara dahil olma, sık sık evden veya okuldan kaçma gibi davranışlar, altta yatan bir dürtü kontrol bozukluğu veya başka bir ruhsal sorunun sonucu olabilir.
  • Kimlik Bunalımı ve Sosyal İzolasyon: Kim olduğu, ne istediği konusunda yoğun bir kafa karışıklığı yaşama, aileden ve eski arkadaş çevresinden tamamen koparak kendini odaya kapatma, sanal dünyaya aşırı yönelme gibi durumlar, normal ergenlik sürecinin ötesinde bir zorlanmaya işaret edebilir.3

Bu sinyallerden bir veya birkaçını çocuğunuzda gözlemliyorsanız, bu bir “panik” nedeni değil, bir “eyleme geçme” çağrısıdır. İstanbul gibi bir metropolde, bu alanda uzmanlaşmış, çocuğunuzun ve sizin elinizden tutacak, yol gösterecek bir çocuk psikiyatri doktoru bulmak, bu zorlu ama umut dolu yolculuktaki en önemli ilk adımdır.

Doğru Kapıyı Çalmak: Psikiyatrist, Psikolog ve Pedagog Arasındaki Farklar

Çocuğunuz için ruhsal bir destek arayışına girdiğinizde, özellikle İstanbul gibi büyük bir metropolde karşınıza çıkan uzman unvanlarının çeşitliliği haklı olarak kafa karışıklığı yaratabilir: Çocuk Psikiyatristi, Çocuk Psikoloğu, Pedagog. Bu unvanlar halk arasında sıklıkla birbirinin yerine kullanılsa da, aslında her biri farklı eğitim süreçlerinden geçmiş, farklı yetki ve sorumluluklara sahip, farklı yaklaşımlarla çalışan uzmanlık alanlarını temsil eder.11 Çocuğunuzun ihtiyacına en uygun “doğru kapıyı çalmak”, tedavi sürecinin etkinliği ve başarısı için hayati önem taşır. Bu bölümün amacı, bu unvanlar arasındaki temel farkları net bir şekilde ortaya koyarak, ebeveynlere bu önemli kararı verirken bilinçli bir yol haritası sunmaktır. Bu süreçte en kapsamlı değerlendirmeyi yapabilen ve gerektiğinde diğer uzmanları da sürece dahil ederek bir orkestra şefi gibi tedaviyi yönetebilen uzmanın çocuk psikiyatri doktoru olduğunu anlamak, genellikle en doğru başlangıç noktasını belirlemenizi sağlar.

Çocuk Psikiyatristi (Tıp Doktoru): Tıbbi ve Bütüncül Yaklaşımın Lideri

Bir çocuk psikiyatristi, her şeyden önce bir tıp doktoru‘dur. Bu, onu diğer ruh sağlığı profesyonellerinden ayıran en temel ve en önemli özelliktir.

  • Eğitim: Bir çocuk ve ergen psikiyatristi olmanın yolu, oldukça uzun ve meşakkatli bir eğitim sürecini gerektirir. Bu uzmanlar, öncelikle 6 yıllık tıp fakültesi eğitimini tamamlayarak “Tıp Doktoru” unvanını alırlar. Ardından, Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda (TUS) başarılı olarak, 4 ila 5 yıl süren “Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları” uzmanlık eğitimine başlarlar. Bu uzmanlık eğitimi boyunca, çocukluk ve ergenlik dönemindeki ruhsal bozuklukların nörobiyolojik temellerini, psikofarmakolojiyi (ilaç tedavisi bilimi), psikoterapi tekniklerini ve gelişimsel süreçleri derinlemesine öğrenirler.11
  • Yetkiler: Tıp doktoru olmaları, onlara diğer ruh sağlığı uzmanlarının sahip olmadığı kritik yetkiler tanır. Bir çocuk psikiyatristi:
    1. Tıbbi Teşhis Koyabilir: Çocuğun yaşadığı ruhsal zorluğun altında yatan biyolojik, genetik veya nörolojik nedenleri araştırabilir. Belirtilerin başka bir fiziksel hastalıktan (örneğin tiroit sorunları, vitamin eksiklikleri, nörolojik hastalıklar) kaynaklanıp kaynaklanmadığını ayırt edebilir.
    2. Tetkik İsteyebilir: Gerekli gördüğünde kan tahlilleri, beyin görüntüleme yöntemleri (MR, EEG vb.) gibi tıbbi tetkikler isteyerek teşhis sürecini destekleyebilir.11
    3. İlaç Tedavisi (Farmakoterapi) Reçete Edebilir: Bu, en önemli yetki farkıdır. DEHB, depresyon, anksiyete bozuklukları, bipolar bozukluk gibi birçok durumda, beyindeki nörokimyasal dengesizlikleri düzenlemeyi hedefleyen ilaç tedavileri, iyileşme sürecinin temel bir parçasıdır. İlaç reçete etme yetkisi, yasal olarak sadece tıp doktorlarına, yani psikiyatristlere aittir.11
    4. Tedaviyi Bütüncül Olarak Yönetebilir: Bir çocuk psikiyatristi, sadece ilaç yazmakla kalmaz. Tedavi sürecini bir bütün olarak planlar. Çocuğun ilaç tedavisine ek olarak psikoterapiye ihtiyacı olduğuna karar verirse, onu güvendiği bir çocuk psikoloğuna yönlendirir. Okulda desteğe ihtiyacı varsa, okul ve aile ile işbirliği içinde Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) gibi süreçleri yönetir. Yani, tedavinin tüm bileşenlerini koordine eden merkezi figürdür.
  • Çalışma Alanı: Çocuk psikiyatristleri, bebeklikten 18 yaşına kadar olan bireylerde görülen tüm ruhsal ve gelişimsel sorunlarla ilgilenir. Bunlar arasında Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), depresyon, kaygı bozuklukları, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), tik bozuklukları, davranış bozuklukları, yeme bozuklukları, öğrenme güçlükleri, bipolar bozukluk ve psikoz gibi durumlar yer alır.11

Çocuk Psikoloğu (Terapi Uzmanı): Ruhun Derinliklerine Yolculuk

Çocuk psikologları, ruhsal sorunların çözümünde “konuşma” ve “oyun” gibi psikoterapi yöntemlerini kullanan uzmanlardır.

  • Eğitim: Üniversitelerin 4 yıllık Fen-Edebiyat veya Eğitim Fakültelerine bağlı Psikoloji bölümlerinden mezun olurlar. Gerçek anlamda uzmanlaşmaları ve terapi yapma yetkinliği kazanmaları için, bu lisans eğitiminin üzerine “Klinik Psikoloji” veya “Gelişim Psikolojisi” gibi alanlarda yüksek lisans (master) ve/veya doktora (PhD) yapmaları beklenir.11
  • Yetkiler: Çocuk psikologlarının tıbbi teşhis koyma veya ilaç reçete etme yetkisi kesinlikle yoktur.11 Onların temel aracı, bilimsel temellere dayanan psikoterapi ekolleridir. Oyun terapisi, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), aile terapisi gibi yöntemlerle çocuğun ve ailenin düşünce, duygu ve davranış kalıpları üzerinde çalışırlar.
  • Çalışma Alanı: Genellikle bir çocuk psikiyatri doktoru tarafından teşhisi konmuş ve yönlendirilmiş vakalarla veya ilaç tedavisi gerektirmeyen daha çok davranışsal ve duygusal sorunlarla çalışırlar. Aile içi iletişim sorunları, boşanma sürecinin etkileri, akran zorbalığı, özgüven problemleri, hafif ve orta düzeydeki kaygılar gibi konularda terapi desteği sunarlar. En sağlıklı ve etkili model, psikiyatrist ve psikoloğun yakın işbirliği içinde çalıştığı modeldir. Psikiyatrist tedavinin tıbbi yönünü yönetirken, psikolog da terapi sürecini yürütür.

Pedagog (Eğitim Bilimci): Gelişim ve Öğrenme Rehberi

Pedagog kavramı, Türkiye’de en çok kafa karışıklığına neden olan unvandır ve doğru anlaşılması kritik öneme sahiptir.

  • Eğitim ve Tarihçe: Kelime anlamı “eğitim bilimci” olan pedagogluk, Türkiye’de 1982 yılında üniversitelerdeki pedagoji bölümlerinin kapatılmasıyla lisans düzeyinde mezun vermeyi durdurmuştur.14 Günümüzde bu unvanı doğrudan veren bir bölüm yoktur. Piyasada “pedagog” olarak çalışan uzmanlar, genellikle üniversitelerin Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) veya Çocuk Gelişimi bölümlerinden mezun olan profesyonellerdir.14
  • Yetkiler: Pedagogların ruhsal bir bozukluğu teşhis etme, tedavi etme veya terapi yapma yetkileri yoktur.13 Onların alanı psikolojik tedavi değil, “eğitim danışmanlığı”dır.
  • Çalışma Alanı: Pedagoglar, çocukların sağlıklı gelişimini ve eğitim süreçlerini desteklerler. Ebeveynlere çocuk yetiştirme tutumları, tuvalet eğitimi, uyku alışkanlıkları, kardeş kıskançlığıyla başa çıkma, okul seçimi ve okula uyum süreci gibi konularda danışmanlık yaparlar.16 Bir çocuğun davranışlarında sorun gözlemlediklerinde, aileyi bir çocuk psikoloğuna veya psikiyatristine yönlendirerek önemli bir köprü görevi görürler.

Aşağıdaki tablo, bu üç uzmanlık alanı arasındaki temel farkları özetleyerek doğru kararı vermenize yardımcı olabilir:

Özellik Çocuk Psikiyatristi Çocuk Psikoloğu Pedagog
Temel Eğitim 6 Yıl Tıp Fakültesi 4 Yıl Psikoloji Lisans 4 Yıl PDR veya Çocuk Gelişimi Lisans
Uzmanlık Eğitimi 4-5 Yıl Tıpta Uzmanlık (Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı) 2-4 Yıl Klinik/Gelişim Psikolojisi Yüksek Lisans/Doktora Genellikle ek uzmanlık eğitimi zorunlu değildir.
Temel Unvan Tıp Doktoru (Dr.) Psikolog (Uzm. Psk.) Eğitimci / Danışman
Tıbbi Teşhis Koyma Evet (Tek yetkili) Hayır Hayır
İlaç Reçete Etme Evet (Tek yetkili) Hayır Hayır
Temel Yaklaşım Biyopsikososyal Model (Tıbbi, Psikolojik, Sosyal) Psikoterapi Modeli (Duygu, Düşünce, Davranış) Eğitim Modeli (Gelişim, Öğrenme, Yetiştirme)
Ne Zaman Başvurulmalı? Tüm ruhsal ve gelişimsel sorunların ilk değerlendirmesi, teşhisi ve tedavi planlaması için. Özellikle DEHB, Otizm, Depresyon, Bipolar Bozukluk gibi durumlarda ve ilaç tedavisi ihtimali olduğunda. Davranışsal sorunlar, kaygılar, aile içi çatışmalar, travma gibi konularda terapi desteği almak için. Genellikle psikiyatrist yönlendirmesiyle. Çocuk yetiştirme tutumları, okul uyumu, gelişimsel danışmanlık gibi eğitim odaklı konularda rehberlik almak için.

Sonuç olarak, çocuğunuzun ruhsal sağlığıyla ilgili bir endişeniz olduğunda, en kapsamlı değerlendirmeyi yapacak ve tüm tedavi seçeneklerini (ilaç, terapi, eğitim) masaya yatırabilecek olan uzman, bir çocuk psikiyatri doktoru‘dur. Bu, diğer uzmanların değerini azaltmaz; aksine, herkesin kendi uzmanlık alanında en verimli şekilde çalışmasını sağlayan doğru bir başlangıçtır.

İstanbul Çocuk Psikiyatri Doktoru: Prof. Dr. Emel Sarı’nın Uzmanlığına ve İnsani Yaklaşımına Derinlemesine Bir Bakış

Bir doktor‘un yolculuğu, sadece diplomalar ve unvanlardan ibaret değildir; aynı zamanda binlerce saatlik dinlemenin, sayısız ailenin hayatına dokunmanın ve bilimi şefkatle birleştirmenin bir öyküsüdür. İstanbul‘da bir çocuk psikiyatri doktoru arayan aileler için güven, deneyim ve insani bir dokunuş her şeyden önce gelir. Bu noktada, Prof. Dr. Emel Sarı‘nın kariyer yörüngesi, bir uzmanın nasıl hem bilimsel zirveye tırmanıp hem de hastasının elini bir an bile bırakmayabileceğinin en somut örneğini sunar. Onun hikayesi, Türkiye’nin farklı köşelerindeki kamu hizmetinin zorlu ama öğretici tecrübesinden, akademinin en saygın koridorlarına ve oradan da İstanbul‘un kalbinde, Bağdat Caddesi’nde kurduğu butik kliniğin sıcaklığına uzanan bütüncül bir uzmanlık portresi çizer.2 Bu portre, ebeveynlerin aradığı o nadir dengeyi gözler önüne serer: engin bir deneyim, güncel bilimsel bilgi ve her şeyden önemlisi, anlaşıldığını hissettiren samimi bir yaklaşım.

Akademik ve Klinik Yolculuk: Bilgiyi Deneyimle Harmanlamak

Prof. Dr. Emel Sarı’nın kariyeri, üç temel sacayağı üzerine kurulmuştur: sağlam bir tıp eğitimi, sahanın gerçekleriyle yoğrulmuş kamu hizmeti deneyimi ve bilginin üretildiği ve aktarıldığı akademik bir kariyer. Bu üç aşama, onu bugünkü yetkin ve bütüncül doktor kimliğine ulaştıran yoldur.

  1. Sağlam Temeller ve Uzmanlaşma: 1979 İzmit doğumlu olan Dr. Sarı, İzmit Yabancı Dil Ağırlıklı Lisesi’ni bitirdikten sonra tıp eğitimini, Türkiye’nin köklü kurumlarından biri olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 2003 yılında tamamlamıştır. Tıp doktoru olduktan sonra, tutkusunun çocukların ve ergenlerin hassas ruhsal dünyalarını anlamak ve iyileştirmek olduğuna karar vererek yine Uludağ Üniversitesi’nde Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları alanında uzmanlık eğitimine başlamıştır. 2009 yılında bu zorlu süreci tamamlayarak “Uzman Doktor” unvanını almıştır.1 Bu temel, onun tüm kariyerinin üzerine inşa edildiği sağlam zemini oluşturur.
  2. Saha Deneyimi ve Kamu Hizmeti (2009-2017): Akademik bilginin gerçek hayattaki karşılığını görmek ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen ailelerin sorunlarına dokunmak, bir hekimin gelişimindeki en kritik evredir. Prof. Dr. Emel Sarı, uzmanlığını aldıktan sonra 2009-2011 yılları arasında Konya Dr. Faruk Sükan Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nde, ardından 2011-2017 yılları arasında Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde mecburi hizmetini ve uzman doktor olarak görevini sürdürmüştür.18 Bu yıllar, ona sadece çok çeşitli ve karmaşık vakalarla karşılaşma imkanı tanımakla kalmamış, aynı zamanda farklı sosyo-ekonomik ve kültürel geçmişlere sahip ailelerin yaşadığı zorlukları ilk elden gözlemleme fırsatı vermiştir. Bu deneyim, onun teorik bilgisini pratik bilgelikle harmanlamasını sağlamış ve her hastaya kendi özgün koşulları içinde yaklaşma becerisini geliştirmiştir.
  3. Akademik Zirve ve Bilgi Üretimi (2017-Günümüz): Sahadaki zengin deneyimini bilimsel bir çerçeveye oturtma ve gelecek nesil hekimleri yetiştirme arzusu, Dr. Sarı’yı akademik dünyaya yönlendirmiştir. 2017 yılında Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak göreve başlamıştır. Burada hem tıp fakültesi öğrencilerine hem de psikoloji ve çocuk gelişimi lisans öğrencilerine “Çocuk Psikopatolojisi” ve “Davranış Yönetimi” gibi kritik dersler vermiştir.18 Akademik üretkenliği sayesinde 2018’de Doçent unvanını almış, 2020-2021 yılları arasında Anabilim Dalı Başkanlığı gibi idari görevler de üstlenmiştir.20 Kariyerindeki bu yükseliş, Aralık 2024’te T.C.
    İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’na “Profesör Doktor” olarak atanmasıyla taçlanmıştır.2 Bu akademik kimlik, onun sadece mevcut bilgiyi uygulayan değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası yayınlarıyla 20 alana yeni bilgiler katan, en güncel tedavi yaklaşımlarına hakim bir bilim insanı olduğunu kanıtlamaktadır.
  4. Kişiye Özel Hizmet ve Butik Yaklaşım: Akademik kariyerinin zirvesindeyken dahi hasta ile birebir temasın ve insani dokunuşun önemini bilen Prof. Dr. Emel Sarı, aynı zamanda İstanbul Bağdat Caddesi, Kadıköy’deki kendi muayenehanesinde danışanlarını kabul etmeye devam etmektedir.2 Bu durum, onun en karmaşık bilimsel bilgiyi, her bir çocuğun ve ailenin biricik hikayesine özel, sıcak ve güvene dayalı bir ortamda sunma arzusunu göstermektedir. Bu, bir ebeveynin aradığı ideal kombinasyondur: bir profesörün bilgeliği ve size özel zaman ayıran bir hekimin şefkati.

Uzmanlık Alanlarının Derinliği: Etiketlerin Ötesindeki Anlam

Prof. Dr. Emel Sarı’nın uzmanlığı, genel bir çocuk psikiyatrisi pratiğinin çok ötesine geçerek, günümüz dünyasının en karmaşık ve zorlu alanlarında derinleşmektedir. Yayınları ve bilimsel çalışmaları, onun bu alanlardaki yetkinliğinin en somut kanıtlarıdır:

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB): Dr. Sarı, DEHB’ye sadece anlık bir dikkat sorunu olarak bakmaz. “Üç yıl ve üzerindeki DEHB tedavisinin uzun dönem komplikasyonları engelleyebileceği” üzerine yaptığı bilimsel çalışma gibi araştırmaları, onun bu durumun çocuğun tüm yaşam seyrini (akademik başarı, sosyal ilişkiler, ileriki yaşlardaki riskler) nasıl etkilediğini anlayan ve tedaviyi bu uzun vadeli perspektifle planlayan bir doktor olduğunu göstermektedir.18 Bu, “İlaç verip gönderelim” yaklaşımının tam zıttı, bütüncül ve öngörülü bir yaklaşımdır.
  • Cinsel İstismar ve Travma: Çocuk ruh sağlığının en hassas ve yıkıcı konularından biri olan cinsel istismar üzerine yaptığı “cinsel istismar mağduru çocuklarda depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gelişimini tahmin etme” gibi ileri düzey makaleler, onun en zorlu vakalarla dahi bilimsel bir yetkinlik ve insani bir duyarlılıkla çalışabildiğini ortaya koymaktadır.18 Bu, travma yaşamış bir çocuğa ve ailesine verilebilecek en büyük güvencedir.
  • Cinsiyet Disforisi ve Cinsel Yönelim: Ergenlik döneminin en karmaşık konularından olan cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim farklılıkları üzerine yaptığı uluslararası yayınlar, Prof. Dr. Sarı’nın modern dünyanın getirdiği yeni ve hassas konulara karşı ne kadar güncel, bilgili, önyargısız ve cesur bir duruş sergilediğini göstermektedir.18 Bu, ergeni ve aileyi yargılamadan, bilimsel bir zeminde dinleyip yol gösterebilecek bir uzman arayanlar için paha biçilmez bir özelliktir.
  • Geniş Spektrumda Uzmanlık: Bu derinleştiği alanların yanı sıra, klinik pratiğinde Otizm Spektrum Bozukluğu, Anksiyete Bozuklukları, Depresyon, Tik Bozuklukları, Davranış Bozuklukları, Yeme ve Uyku Bozuklukları gibi çocuk ve ergen psikiyatrisinin tüm temel konularında geniş bir deneyime sahiptir.4

Sonuç olarak, Prof. Dr. Emel Sarı‘nın profili, bir İstanbul çocuk psikiyatri doktoru arayışında olan aileler için bir özgeçmişten çok daha fazlasını ifade eder. Bu profil, sahanın tozunu yutmuş bir hekimin tecrübesini, bir profesörün bilimsel derinliğini ve her bir hastasına özenle eğilen bir kliniğin sıcaklığını tek bir potada eriten, nadir bulunan bir güvence sunar.

Sık Görülen Ruhsal Zorluklar ve Bilimsel Tedavi Yöntemleri

Bir çocuğun ruhsal dünyasındaki fırtınaları anlamak ve doğru tedavi yöntemleriyle ona yardımcı olmak, modern çocuk psikiyatrisinin temel amacıdır. Prof. Dr. Emel Sarı gibi deneyimli bir doktor‘un yaklaşımı, sadece belirtileri bastırmaya yönelik değil, sorunun kökenine inen, çocuğu biyolojik, psikolojik ve sosyal çevresiyle bir bütün olarak ele alan bütüncül bir perspektife dayanır. Tedavi, hiçbir zaman tek bir çözümden ibaret değildir; genellikle ilaç tedavisi, psikoterapi ve aile-okul işbirliğinin hassas bir dengesidir. İşte çocuk psikiyatrisi pratiğinde en sık karşılaşılan bazı zorluklar ve bu zorluklara yönelik bilimsel ve insani tedavi yaklaşımları:

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

DEHB, çocukluk çağının en sık görülen nörogelişimsel bozukluklarından biridir ve temel olarak üç ana alanda kendini gösterir: dikkatsizlik (görevlere odaklanamama, kolayca dikkatin dağılması, unutkanlık), hiperaktivite (sürekli hareket halinde olma, yerinde oturamama) ve dürtüsellik (sonucunu düşünmeden hareket etme, sırasını bekleyememe).4 Bu durum, çocuğun “şımarıklığı” veya “tembelliği” değil, beynin dikkat ve yönetici işlevlerden sorumlu bölgelerindeki nörokimyasal farklılıklardan kaynaklanan tıbbi bir durumdur.

  • Tanı Süreci: DEHB tanısı, bir kan tahlili veya beyin filmi ile konulmaz. Tanı, alanında uzman bir çocuk psikiyatri doktoru tarafından yapılan detaylı bir klinik görüşme ile konulur. Bu süreçte hekim, hem çocukla hem de aileyle görüşür, okuldan (öğretmenlerden) alınan bilgileri (Connor’s Derecelendirme Ölçekleri gibi) değerlendirir ve çocuğun gelişim öyküsünü dikkatle inceler.5 Amaç, belirtilerin başka bir tıbbi veya psikiyatrik durumdan kaynaklanmadığından emin olmaktır.
  • Tedavi Yaklaşımları: DEHB tedavisinde en etkili yaklaşım, çok yönlü bir tedavi planıdır.
    1. İlaç Tedavisi (Farmakoterapi): Tedavinin temel taşlarından biridir. Kullanılan ilaçlar (uyarıcılar ve uyarıcı olmayanlar), birer “uyuşturucu” veya “sakinleştirici” değil, beyindeki dikkat ve dürtü kontrolünden sorumlu nörotransmitterlerin (özellikle dopamin ve noradrenalin) seviyelerini düzenleyen “beyin vitaminleri” gibi çalışır. Bu ilaçlar, çocuğun dikkatini daha iyi toplamasına, dürtülerini kontrol etmesine ve potansiyelini ortaya çıkarmasına yardımcı olur. Tedavi, bir psikiyatri uzmanının yakın takibi altında, doğru dozda ve düzenli olarak kullanıldığında son derece güvenli ve etkilidir.5
    2. Psikoterapi ve Davranışsal Müdahaleler: İlaç tedavisi, çocuğun beynini öğrenmeye “hazır” hale getirirken, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi yöntemler çocuğa zaman yönetimi, planlama, öfke kontrolü gibi becerileri öğretir.5 Aileye yönelik psiko-eğitim ise, ebeveynlere evde nasıl daha yapılandırılmış ve destekleyici bir ortam yaratacakları konusunda yol gösterir.25
    3. Okul Desteği: Okul rehberlik servisi ve öğretmenlerle yapılan işbirliği hayati önemdedir. Gerekirse, çocuğun ihtiyaçlarına özel olarak hazırlanan Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) ile akademik başarısı desteklenir.27
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)

OSB, beynin gelişimindeki farklılıklardan kaynaklanan ve bireyin sosyal iletişim, sosyal etkileşim ve davranışlarını etkileyen bir durumdur. “Spektrum” kelimesi, otizmin her bireyde farklı belirtilerle ve farklı şiddet düzeylerinde görüldüğünü ifade eder.4 Temel belirtiler, sosyal-duygusal karşılık vermede zorluk, göz teması gibi sözel olmayan iletişim becerilerinde yetersizlik ve sınırlı, tekrarlayıcı davranışlar veya yoğun özel ilgi alanlarıdır.5

  • Tanı Süreci: Erken tanı, çocuğun gelişim potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için kritiktir. Tanı, bir çocuk psikiyatri doktoru tarafından yapılan dikkatli klinik gözlem, aileden alınan ayrıntılı gelişim öyküsü ve standart tanısal değerlendirme araçları (örneğin ADOS) kullanılarak konulur.
  • Tedavi Yaklaşımları: OSB’nin bilinen bir “tıbbi tedavisi” yoktur. Tedavinin temeli, erken ve yoğun özel eğitimdir.
    1. Özel Eğitim ve Davranışsal Terapiler: Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) gibi bilimsel temelli eğitim programları, çocuğa iletişim, sosyal ve günlük yaşam becerilerini sistemli bir şekilde öğretmeyi hedefler. Dil ve konuşma terapisi, ergoterapi (duyu bütünleme) gibi destekleyici terapiler de planın önemli parçalarıdır.5
    2. Ailenin Eğitimi: Tedavinin başarısı, ailenin sürece aktif katılımına bağlıdır. Aileye, evde çocuğun gelişimini nasıl destekleyebilecekleri öğretilir.5
    3. Psikiyatrik Takip: Bir çocuk psikiyatri doktoru‘nun rolü, OSB’ye sıkça eşlik eden aşırı hareketlilik, öfke nöbetleri, kaygı, takıntılar veya uyku sorunları gibi ek psikiyatrik sorunları yönetmektir. Bu ek sorunlar için gerektiğinde ilaç tedavileri kullanılabilir ve bu, çocuğun eğitimden aldığı verimi önemli ölçüde artırabilir.
Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları

Kaygı, normal bir duygu olmasına rağmen, sürekli, yoğun ve çocuğun günlük yaşamını (okul, arkadaşlık, aile hayatı) olumsuz etkilemeye başladığında bir bozukluk haline gelir. Çocuklarda en sık görülen türleri arasında Ayrılık Anksiyetesi (ebeveynden ayrılamama), Sosyal Anksiyete (başkaları tarafından yargılanma korkusu), Yaygın Anksiyete Bozukluğu (sürekli ve genel bir endişe hali) ve spesifik fobiler bulunur.3

  • Tanı Süreci: Tanı, klinik görüşme ile konulur. Hekim, kaygının şiddetini, süresini ve çocuğun işlevselliği üzerindeki etkisini değerlendirir.
  • Tedavi Yaklaşımları: Kaygı bozuklukları, tedavisi en mümkün olan psikiyatrik durumlardandır.
    1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Altın standart tedavi yöntemidir. BDT, çocuğa kaygı verici düşüncelerini tanımayı, bunlara meydan okumayı ve yerine daha gerçekçi düşünceler koymayı öğretir. Ayrıca, gevşeme egzersizleri ve kaygı duyduğu durumlarla aşamalı olarak yüzleşme (maruz bırakma) gibi davranışsal teknikleri içerir.6
    2. İlaç Tedavisi: Özellikle orta ve şiddetli vakalarda veya BDT’nin tek başına yetersiz kaldığı durumlarda, bir psikiyatri uzmanı tarafından reçete edilen SSRI grubu antidepresanlar, kaygının kontrol altına alınmasında oldukça etkilidir ve genellikle terapi ile birlikte kullanılır.26
    3. Aile Terapisi ve Danışmanlığı: Aileye, çocuğun kaygısını istemeden pekiştiren tutumlardan (örneğin aşırı koruyuculuk) kaçınmaları ve çocuğun başa çıkma çabalarını nasıl destekleyecekleri öğretilir.
Depresyon

Çocukluk ve ergenlik depresyonu, yetişkin depresyonundan farklı belirtilerle ortaya çıkabilir. Sürekli bir hüzün halinden çok, kolay sinirlenme, öfke patlamaları, can sıkıntısı, daha önce keyif aldığı aktivitelerden (oyun oynamak gibi) zevk alamama şeklinde kendini gösterebilir.3 Okul başarısında düşüş, sosyal geri çekilme, enerji azlığı, uyku ve iştah değişiklikleri de önemli belirtilerdir.

  • Tanı Süreci: Tanı, yine bir çocuk psikiyatri doktoru tarafından yapılan kapsamlı bir değerlendirme ile konulur. İntihar düşüncesi veya kendine zarar verme davranışlarının varlığı mutlaka sorgulanır.
  • Tedavi Yaklaşımları: Tedavi, genellikle psikoterapi ve ilaç tedavisinin bir kombinasyonudur.
    1. Psikoterapi: BDT, ergenin olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmesine yardımcı olurken, Aile Terapisi, aile içi iletişim ve destek sistemlerini güçlendirir.8
    2. İlaç Tedavisi: Özellikle orta ve şiddetli depresyonda, antidepresan ilaçlar beyin kimyasını düzenleyerek belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur ve ergenin terapiden daha fazla fayda görmesini sağlar. İlaç tedavisi kararı ve takibi mutlaka bir doktor tarafından yapılmalıdır.26
Özgül Öğrenme Güçlükleri (Disleksi vb.)

Bu durum, çocuğun zekasının normal veya normalin üstünde olmasına rağmen, okuma (Disleksi), yazma (Disgrafi) veya matematik (Diskalkuli) becerilerini öğrenmede yaşadığı nörolojik temelli bir güçlüktür.3 Bu çocuklar “tembel” veya “dikkatsiz” değildir; beyinleri bilgiyi farklı bir şekilde işler.

  • Tanı Süreci: DEHB ile sıkça karıştığı için ayırıcı tanı çok önemlidir.5 Bir
    çocuk psikiyatri doktoru, DEHB gibi eşlik eden durumları değerlendirirken, tanının netleşmesi için psikolog tarafından yapılan özel testlere (örneğin WISC-R zeka testi ve diğer akademik başarı testleri) başvurur.
  • Tedavi Yaklaşımları:
    1. Özel Eğitim: Tedavinin temelini, çocuğun öğrenme stiline uygun olarak tasarlanmış bireyselleştirilmiş özel eğitim programları oluşturur.
    2. Psikiyatrik Destek: Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar, sürekli başarısızlık hissi nedeniyle ikincil olarak kaygı, depresyon ve davranış sorunları geliştirebilirler. Bir çocuk psikiyatri doktoru‘nun rolü, bu eşlik eden psikiyatrik sorunları tedavi ederek çocuğun özgüvenini yeniden kazanmasına ve eğitimden alacağı verimi artırmasına yardımcı olmaktır.

Bu zorlukların her birinde, İstanbul‘daki ailelerin bilmesi gereken en önemli şey, etkili ve bilimsel tedavi yöntemlerinin mevcut olduğudur. Doğru bir çocuk psikiyatri doktoru liderliğinde, sabır ve işbirliği ile her çocuğun kendi potansiyeline ulaşması ve ruhsal olarak daha sağlıklı bir geleceğe adım atması mümkündür.

Tedavi Yolculuğunda Ailenin Pusulası: Destek, İşbirliği ve Güven

Çocuğun ruhsal iyileşme süreci, yalnızca bir doktor‘un muayenehanesinde veya bir terapistin oyun odasında gerçekleşen bir olay değildir. Bu, haftanın yedi günü, günün yirmi dört saati devam eden, yaşayan bir süreçtir. Bu yolculuğun başarısı, büyük ölçüde aile, okul ve uzman üçgeninde kurulan güçlü, güvene dayalı işbirliğine bağlıdır. Ebeveynler bu süreçte pasif birer izleyici değil, tedavinin en önemli ve en aktif ortaklarıdır. Sizin sevginiz, sabrınız ve kararlılığınız, çocuğunuzun elindeki en güçlü iyileşme aracıdır. Bu bölüm, ebeveynleri bu önemli rolde güçlendirmek, onlara sürecin kaptanları olmaları için pratik bir pusula sunmak amacıyla hazırlanmıştır. İstanbul gibi büyük bir şehirde doğru çocuk psikiyatri doktoru‘nu bulmaktan, evde destekleyici bir ortam yaratmaya ve okulla etkili bir iletişim kurmaya kadar atılacak adımlar, tedavi sürecinin temelini oluşturur.

Doğru Uzmanı Seçmek: Güven ve Yetkinliğin Buluştuğu Nokta

Tedavi yolculuğunun ilk ve en kritik adımı, çocuğunuzu ve sizi anlayan, güvenebileceğiniz doğru uzmanı bulmaktır. Bu seçim, sadece bir isim veya unvan seçimi değil, çocuğunuzun geleceğine yapılan bir yatırımdır.

  • Akademik Yetkinlik ve Deneyimi Araştırın: Bir uzmana başvurmadan önce eğitim geçmişini, diplomalarını ve uzmanlık alanlarını kontrol etmek en doğal hakkınızdır.28 Hangi üniversiteden mezun olduğu, uzmanlığını nerede yaptığı, akademik unvanları (uzman, doçent, profesör gibi) ve varsa bilimsel yayınları, o hekimin yetkinliği hakkında önemli ipuçları verir. Örneğin,
    Dr. Emel Sarı gibi hem kamu hizmeti tecrübesi olan hem de akademik kariyer yapmış bir hekim, geniş bir vaka deneyimini bilimsel derinlikle birleştirebilen bir profil sunar.18
  • İlk Görüşmedeki Güven Hissine Kulak Verin: Teknik yeterlilik kadar önemli olan bir diğer faktör de kurulan insani bağdır. İlk görüşmede hem sizin hem de çocuğunuzun anlaşıldığınızı, yargılanmadığınızı ve dinlendiğinizi hissetmeniz çok önemlidir.29 Hekimin size ve çocuğunuza yaklaşımı, sorduğu sorular, süreci açıklama biçimi, size güven veriyor mu? Bu, özellikle uzun soluklu bir tedavi sürecinde kritik bir rol oynar.
  • Bütüncül Yaklaşımı Sorgulayın: İyi bir çocuk psikiyatri doktoru, sorunlara sadece ilaç odaklı yaklaşmaz. Size sunduğu tedavi planı, terapi, aile danışmanlığı ve okul işbirliği gibi farklı bileşenleri içeriyor mu? Tedavinin hedeflerini, olası yan etkileri ve sürecin nasıl işleyeceğini size net bir şekilde açıklıyor mu?.6 Unutmayın, siz tedavi ekibinin bir parçasısınız ve süreç hakkında tam olarak bilgilendirilme hakkına sahipsiniz.

Ailenin Rolü ve Sorumlulukları: Evdeki İyileştirici Güç

Tedavinin en etkili olduğu yer, çocuğun en çok zaman geçirdiği yer olan evdir. Ailenin tutumu ve evdeki düzen, tedavi sürecini doğrudan etkiler.

  • Yapılandırılmış ve Öngörülebilir Bir Ortam Yaratın: Özellikle DEHB gibi durumlarda, çocukların sınırlara ve rutinlere ihtiyacı vardır. Net kurallar koymak, yemek, uyku ve ödev saatleri gibi günlük rutinler oluşturmak, çocuğun dünyasını daha güvenli ve öngörülebilir hale getirir. Bu, onun kendini kontrol etme becerisini geliştirir.25 Kuralları birlikte yazıp görünür bir yere asmak, bu süreci somutlaştırır.
  • Olumluya Odaklanın ve Takdir Edin: Davranış sorunları yaşayan çocuklar, genellikle sürekli olarak eleştirilir ve olumsuz geri bildirim alırlar. Bu durum, özgüvenlerini zedeler. Ebeveyn olarak göreviniz, bilinçli bir çabayla çocuğunuzun olumlu davranışlarını fark etmek ve anında takdir etmektir. “Oyuncağını kardeşinle ne güzel paylaştın, teşekkür ederim” gibi basit bir cümle, eleştirel on cümleden daha etkilidir.25 Bu, çocuğa değerli olduğunu hissettirir ve olumlu davranışı pekiştirir.
  • Psiko-eğitime Açık Olun: Çocuğunuzun yaşadığı durum (örneğin DEHB, Otizm, Anksiyete) hakkında bilgi sahibi olmanız, ona karşı daha anlayışlı ve sabırlı olmanızı sağlar. Bu durumun onun seçimi olmadığını, nörobiyolojik bir farklılık olduğunu anlamak, ebeveyn olarak hissedebileceğiniz suçluluk veya öfke gibi duygularla başa çıkmanıza yardımcı olur.25 Hekiminizin önerdiği kaynakları okumak ve aile eğitimlerine katılmak, sizi daha donanımlı bir ebeveyn yapar.

Okul ile İşbirliği: Başarı Zincirinin Önemli Bir Halkası

Çocuk, gününün önemli bir bölümünü okulda geçirir. Bu nedenle, okulun tedavi sürecine dahil edilmesi, başarının anahtarlarından biridir.

  • Açık İletişim Kurun: Çocuğunuzun öğretmeni ve okulun rehberlik servisi (psikolojik danışmanı) ile düzenli ve açık bir iletişim içinde olun. Çocuğun durumu, tedavisi ve ihtiyaçları hakkında onları bilgilendirin. Unutmayın, onlar sizin müttefikinizdir.30
  • Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı’ndan (BEP) Faydalanın: DEHB veya Öğrenme Güçlüğü gibi durumlarda, çocuğun yasal olarak Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı’ndan yararlanma hakkı vardır. Bu program, çocuğun sınıfta oturacağı yerden sınavlarının nasıl yapılacağına kadar birçok konuda ona özel düzenlemeler yapılmasını sağlar. Bu sürecin takipçisi olmak, ailenin sorumluluğundadır.27
  • Öğretmenden Geri Bildirim Alın: Öğretmen, çocuğunuzun sosyal ve akademik davranışlarını gözlemlemek için eşsiz bir konumdadır. Tedavinin (özellikle ilaç tedavisinin) okuldaki yansımaları hakkında ondan düzenli geri bildirim almak, hekimin tedaviyi doğru şekilde ayarlamasına yardımcı olur.

Sonuç olarak, bir İstanbul çocuk psikiyatri doktoru arayışıyla başlayan bu yolculuk, aslında bir ekip çalışmasıdır. Bu ekibin kaptanı, çocuğunuzun ruhsal ve tıbbi durumunu en iyi şekilde değerlendirecek olan hekimdir. Ancak gemiyi hedefe ulaştıracak olan güç, hekimin bilgeliği ile ailenin sevgisi, sabrı ve kararlılığının birleşimidir. Bu zorlu ama umut dolu yolda atacağınız her bilinçli adım, çocuğunuzun sadece bugünkü zorluklarını aşmasına değil, aynı zamanda gelecekte ruhsal olarak daha dirençli ve mutlu bir birey olmasına yardımcı olacaktır. Unutmayın, yardım aramak ve bu sürece aktif olarak katılmak, çocuğunuza verebileceğiniz en anlamlı hediyedir.

Bu makalede kullanılan kaynaklar:

  1. Emel Sarı | Çocuk ve Ergen Psikiyatristi | İstanbul Kadıköy Bağdat … https://profdremelsari.com.tr/
  2. Dr. Emel Sarı Kimdir https://profdremelsari.com.tr/emel-sari-gokten-kimdir/
  3. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı (Çocuk Psikiyatrisi) Nedir, Hangi … https://www.memorial.com.tr/tibbi-birimlerimiz/cocuk-ve-ergen-ruh-sagligi-cocuk-psikiyatrisi
  4. Çocuk Psikiyatristlerinin Sık Karşılaştığı Çocuk Psikiyatri Sorunları … https://profdremelsari.com.tr/cocuk-psikiyatristlerinin-sik-karsilastigi-cocuk-psikiyatri-sorunlari/
  5. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisinde en sık sorular ve cevapları ??? http://www.fuatkircelli.com/en-sik-sorulan-sorular-ve-cevaplari/
  6. Çocuk Psikiyatrisi – Uzm. Dr. Mustafa Kemal ÖZCAN https://mustafakemalozcan.com/cocuk-psikiyatrisi/
  7. Çocuk Psikiyatri Uzmanı – Prof. Dr. M. Kayhan Bahalı https://www.kayhanbahali.com.tr/
  8. Çocuklarda ve Ergenlerde Depresyon Tedavisi – Özel Moodist Hastanesi https://moodisthastanesi.com/tr/tibbi-bolumlerimiz/cocuk-ergen-psikiyatri-merkezi/cocuklarda-ve-ergenlerde-depresyon/
  9. Dr. Şule Koçaş – Çocuk ve ergen psikiyatrisi, İstanbul https://www.drsulekocas.com/
  10. Çocuklarda ve Ergenlerde Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu – Özel Moodist Hastanesi https://moodisthastanesi.com/tr/tibbi-bolumlerimiz/cocuk-ergen-psikiyatri-merkezi/cocuklarda-ve-ergenlerde-anksiyete-kaygi-bozuklugu/
  11. “Çocuğumu Hangi Uzmana Götürmeliyim?” Pedagog, Çocuk … https://abapsikoloji.com/cocugumu-hangi-uzmana-goturmeliyim-pedagog-cocuk-psikologu-ve-cocuk-psikiyatristi-kimdir/
  12. Çocuk Psikiyatristi, Pedagog, Çocuk Psikolog Kime Denir? – Erdem Psikiyatri https://www.erdempsikiyatri.com/cocuk-psikiyatristi-pedagog-psikolog-kimdir
  13. Çocuk Psikoloğu – Bütün Psikoloji https://www.butunpsikoloji.com/cocuk-psikologu/
  14. Pedagog Nedir? – Madalyon Psikiyatri Merkezi https://madalyonklinik.com/gundem/pedagog-nedir/
  15. Çocuk Psikoloğu mu Pedagog mu? https://irsapsikoloji.com/cocuk-psikologu-mu-pedagog-mu/
  16. Psikolog Pedagog ve Psikiyatrist Farkları – Makaleler – Esse Psikoloji http://www.essepsikoloji.com/sayfa/makaleler/psikolog-pedagog-ve-psikiyatrist-farklari.html
  17. Sıkça Sorulan Sorular, Çocuk Psikiyatri Antalya, Uzm. Dr. Mihriban ÜNAY https://www.cocukpsikiyatrist.com/sikca-sorulan-sorular
  18. Dr. EMEL SARI | AVESİS – Akademik Veri Yönetim Sistemi https://avesis.yeniyuzyil.edu.tr/emel.sari/yayinlar?themeId=1
  19. 1 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Emel SARI GÖKTEN 2. Doğum Tarihi: 30-07-1979 3. Unvanı: Yardımcı Doçent Dok https://uskudar.edu.tr/assets/uploads/cv/file/tr/789-emek-sari-gokten.pdf
  20. Dr. EMEL SARI | AVESİS https://avesis.yeniyuzyil.edu.tr/emel.sari/deneyim
  21. EMEL SARI | Yorumları Oku – Online Randevu Al | bulutklinik https://bulutklinik.com/dr-emel-sari
  22. Emel Sarı – Profil » DergiPark https://dergipark.org.tr/tr/pub/@emelsari
  23. Doç. Dr. Emel Sarı Gökten – Yorumları incele ve randevu al | DoktorTakvimi.com https://www.doktortakvimi.com/emel-sari-gokten/cocuk-psikiyatrisi/istanbul
  24. DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU/ DOÇ. DR. EMEL SARI GÖKTEN https://www.youtube.com/watch?v=d3_Wc99wdGc
  25. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocukların Aileleri … https://www.dbe.com.tr/tr/cocuk-ve-genc/11/dikkat-eksikligi-ve-hiperaktivite-bozuklugu-olan-cocuklarin-aileleri-neler-yapmali/
  26. Çocuk Psikiyatri Tedavi Yöntemleri https://www.cocukpsikiyatridoktoru.com/cocuk-psikiyatri-tedavi-yontemleri
  27. DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU & AİLE EĞİTİMİ https://atasehirram.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/34/34/973610/dosyalar/2021_10/20131342_DEHB.pptx?CHK=5021cb96d1d310c14dbc7331d2b27bf8
  28. Psikolog Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli – HATİCE DAVAS https://www.haticedavas.com/cocuk-psikolojik-danismanlik/psikolog-secerken-nelere-dikkat-edilmeli/
  29. Psikolog Seçiminde Nelere Dikkat Edilmeli ? | Uzman Klinik P https://ahmetmetehaner.com/blog/psikolog-seciminde-nelere-dikkat-edilmeli
  30. Okul Öncesi Çocuklarda Hiperaktivite DEHB Ebeveynlerine Öneriler https://derincocuk.com/dikkat-eksikligi-hiperaktivite-annelere-tavsiyeler/
  31. Dikkat Eksikliğinde Ailelere Öneriler – Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi https://www.psikoterapi.pro/psikiyatri-antalya/dikkat-eksikliginde-ailelere-oneriler