İstanbul Çocuk Psikiyatristi

Ebeveyn olarak çocuğunuzun ruhsal, duygusal ve akademik potansiyeline tam olarak ulaştığını görmek en temel arzunuzdur. Ancak, bu yolculukta bazen kafa karıştırıcı zorluklarla karşılaşabilirsiniz. Çocuğunuzun davranışları, sosyal ilişkileri veya dikkat süresi hakkında endişeleriniz olabilir. İstanbul gibi bir metropolde, çocuğunuz için doğru desteği bulmak, “psikolog”, “pedagog” ve “psikiyatrist” gibi unvanlar arasında doğru seçimi yapmak ezici görünebilir. Bu rehber, İstanbul’da en iyi çocuk psikiyatristini seçme sürecinizde size bilimsel ve pratik bir yol haritası sunmak için tasarlanmıştır. Bu kapsamlı rehberin temeli, alanında en üst düzey akademik yetkinliğe sahip bir isim olan Prof. Dr. Emel Sarı‘nın  uzmanlığına ve bütüncül yaklaşımına dayanmaktadır. Bu rehber, ebeveynlerin bilinçli kararlar alarak çocuklarının geleceğine güvenli adımlar atmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

Neden Bir Profesör? Prof. Dr. Emel Sarı’nın Çocuk Psikiyatrisine Yaklaşımı

Çocuğunuzun ruh sağlığı için destek arayışına girdiğinizde, karşılaştığınız farklı unvanlar kritik önem taşır. Çocuk psikiyatristi, 6 yıllık tıp fakültesi eğitiminin ardından “Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları” alanında en az 4 yıl uzmanlık eğitimi almış bir tıp doktorudur. Bu, çocuğunuzun yaşadığı zorlukların hem psikolojik hem de biyolojik temellerini (gerekirse farmakolojik-ilaç tedavisi dahil) değerlendirme, tanı koyma ve tedavi etme yetkisine sahip tek uzman olduğu anlamına gelir. Psikologlar ve pedagoglar tedavi sürecinin hayati parçaları olsalar da, tıbbi tanıyı koyan ve süreci yöneten kişi çocuk psikiyatristidir.

“Profesör” unvanı ise, bu tıp uzmanlığının üzerine inşa edilen en üst düzey akademik yetkinliği temsil eder. Bir profesör, sadece kliniğinde hasta gören bir uygulayıcı değil, aynı zamanda alana bilimsel araştırmalarla yön veren, yeni nesil doktorları eğiten ve bilginin sınırlarını zorlayan bir akademisyendir. Prof. Dr. Emel Sarı, T.C. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda Profesör Doktor olarak atanmıştır. Kendisi, yıllar boyunca üniversitelerde “Çocuklarda Psikopatoloji ve Davranış Yönetimi” gibi dersler vererek  ve yüksek lisans tezlerine danışmanlık yaparak  alana katkı sağlamıştır.

Prof. Dr. Emel Sarı‘nın çocuk psikiyatrisine yaklaşım felsefesi, onun zengin akademik ve klinik deneyiminin bir sentezidir. Bu yaklaşım, “laboratuvar ile oturma odası” arasında nadir bulunan bir köprü kurar:

  1. Bilimsel ve Nörobiyolojik Derinlik: Prof. Dr. Emel Sarı‘nın araştırmaları, sorunların kökenine iner. Sadece semptomları yönetmek yerine, altta yatan biyolojik mekanizmaları anlamaya odaklanır. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nda (DEHB) “nöro-enflamatuar markerlar”  ve tedavi yanıtını öngörmede “farmakogenetik incelemenin rolü”  gibi ileri düzey konular üzerine çalışmaktadır. Otizm Spektrum Bozukluğu‘nda “Genetik Araştırmalar”  ve “rTMS (Transkraniyal Manyetik Stimülasyon)”  gibi en modern nörobilimsel uygulamalar üzerine çalışmaları, onun İstanbul‘da en güncel bilimsel gelişmeleri kliniğine taşıdığını göstermektedir. Bu, çocuğunuzun sadece davranışsal değil, nörobiyolojik bir perspektiften de değerlendirileceği anlamına gelir.

  2. Bütüncül ve Aile Odaklı Yaklaşım: Prof. Dr. Emel Sarıtedavi sürecinin sadece çocukla sınırlı kalmadığını bilir. Ailenin, bu sürecin en önemli paydaşı olduğuna inanır. “Triple P-Olumlu Annebabalık Programı”  üzerine kitap bölümü yazarlığı, onun felsefesinin pratik yönünü ortaya koyar. Bu yaklaşım, ebeveynlere çocuklarının zorluklarını yönetebilmeleri için somut beceriler kazandırmayı, aile içi iletişimi güçlendirmeyi ve ebeveynleri tedavi sürecine aktif olarak dahil etmeyi hedefler. Bu, çocuğun sadece klinikte değil, evde ve okulda da desteklenmesini sağlar.

Prof. Dr. Emel Sarı, bu ikili yaklaşımı (derin bilimsel uzmanlık ve şefkatli aile rehberliği) İstanbul‘un en merkezi konumlarından biri olan Bağdat Caddesi, Kadıköy’deki  muayenehanesinde sunmaktadır. Bir Profesör ile çalışmak, çocuğunuzun en karmaşık nörogelişimsel sorunlarının bile (Yüksek İşlevli Otizm, Asperger Bozukluğu, Disleksi gibi) , en güncel bilimsel veriler ışığında ve bütüncül bir aile desteğiyle ele alınacağına dair güvenli bir adım atmaktır.

İstanbul’da En İyi Çocuk Psikiyatristi Nasıl Bulunur?

İstanbul’da en iyi çocuk psikiyatristi arayışı, ebeveynler için stresli bir süreç olabilir. “En iyi” tanımı, kişisel ihtiyaçlara göre değişse de, çocuğunuz için doğru uzmana karar verirken göz önünde bulundurmanız gereken objektif kriterler vardır. Bu seçme rehberiİstanbul gibi seçeneklerin bol olduğu bir şehirde bilinçli bir karar vermenize yardımcı olacaktır.

  1. Akademik Yetkinlik ve Eğitim (Unvanların Anlamı):

    • Uzman Doktor: Tıp fakültesi ve uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. Bu, çocuk psikiyatristi için temel yeterliliktir.

    • Doçent Doktor: Uzmanlığın ardından bilimsel yayınlar, çalışmalar ve sınavlarla elde edilen akademik bir unvandır.

    • Profesör Doktor: Akademik hiyerarşinin en üst basamağıdır. Bu unvan, uzmanın sadece tecrübeli bir klinisyen değil, aynı zamanda alanında eğitim veren, bilimsel araştırmalara liderlik eden ve uluslararası düzeyde tanınan bir otorite olduğunu gösterir. İstanbul‘da bir Profesör seçmek, en karmaşık vakalarda dahi en yüksek düzeyde uzmanlığa erişim anlamına gelir.

  2. Klinik Deneyim ve Uzmanlık Alanları: Çocuk psikiyatrisi geniş bir alandır. Aradığınız uzmanın, çocuğunuzun spesifik ihtiyacına yönelik derinlemesine bilgisi olması kritiktir. Prof. Dr. Emel Sarı‘nın uzmanlık alanları, bu çeşitliliği net bir şekilde ortaya koyar: Otizm Spektrum Bozuklukları (Yüksek İşlevli Otizm ve Asperger dahil), Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)Özgül Öğrenme Bozukluğu (Disleksi/Disgrafi) ve Kaygı Bozuklukları  gibi nörogelişimsel bozukluklarda yoğunlaşmış bir uzmanlık, bu konularda en iyi hizmeti arayan aileler için belirleyicidir.

  3. Bilimsel Yaklaşım ve Güncel Tedaviler: Tıp ve psikiyatri sürekli gelişen alanlardır. En iyi çocuk psikiyatristi, en son bilimsel gelişmeleri takip eden ve kliniğine entegre eden uzmandır. Uzmanın özgeçmişinde rTMS uygulamaları , farmakogenetik  (ilaca genetik yanıt) veya nöro-enflamasyon  gibi güncel konulara dair araştırmalar olup olmadığını inceleyin. Bu, uzmanın standart tedavi protokollerinin ötesinde, kişiselleştirilmiş ve modern çözümler sunabildiğini gösterir.

  4. Değerlendirme Süreci (Objektif Veri Kullanımı): Doğru tanı, doğru tedavinin temelidir. İstanbul’da en iyi çocuk psikiyatristi, tanı koyarken sadece klinik gözleme dayanmaz; objektif, standardize ve bilimsel testler kullanır. Uzmana, değerlendirme sürecinde WISC-R / WISC-4 Zeka Testi  (bilişsel profili görmek için) veya MOXO Dikkat Testi  (çeldiriciler altında dikkati ölçmek için) gibi araçları kullanıp kullanmadığını sorun. Prof. Dr. Emel Sarı‘nın yaklaşımında bu testler, klinik değerlendirmenin ayrılmaz bir parçasıdır.

  5. Bütüncül Tedavi Felsefesi: Çocuğun iyileşmesi sadece ilaçla veya sadece terapiyle olmaz. En iyi yaklaşım, bu yöntemleri gerektiği gibi birleştiren bütüncül bir yaklaşımdır. Uzmanın tedavi felsefesini araştırın. Sadece reçete mi yazıyor, yoksa Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), EMDR, Oyun Terapisi gibi kanıta dayalı terapi yöntemlerini ve aile eğitimini (örn: Prof. Dr. Emel Sarı‘nın uzmanı olduğu Triple P-Olumlu Annebabalık Programı ) sürecin bir parçası olarak görüyor mu?

  6. Erişilebilirlik ve İletişim (Lokasyon ve Süreç): İstanbul gibi büyük bir şehirde lokasyon önemlidir. Kliniğin, Bağdat Caddesi  gibi merkezi bir yerde olması, seanslara düzenli katılım için büyük kolaylık sağlar. Ayrıca, uzmanın randevu sürecinin şeffaflığı ve kliniğin erişilebilirliği (örn: online danışmanlık  seçeneği sunması) da önemlidir.

Prof. Dr. Emel Sarı‘nın profili, İstanbul’da en iyi çocuk psikiyatristi arayışında olan ebeveynler için bu kriterlerin tamamını karşılayan bir uzman modeli sunmaktadır.

Çocuğumun Neye İhtiyacı Var? Sık Görülen Durumlar

Ebeveynler olarak çocuğunuzu herkesten iyi tanırsınız. Ancak bazı davranış kalıplarının “normal” bir gelişim evresi mi, yoksa altta yatan bir duruma mı işaret ettiğini ayırt etmek zor olabilir. Unutulmamalıdır ki, “Tabi ki her hareketli çocuk hiperaktif, her dikkatsiz çocuk DEHB değildir”. Ancak bazı belirti kümeleri, profesyonel bir değerlendirmeyi gerektirebilir. Doğru tanı ve etkili bir tedavi için sürecin Prof. Dr. Emel Sarı gibi  yetkin bir uzman tarafından yürütülmesi gerekir. İstanbul‘daki kliniğimizde en sık karşılaştığımız ve ebeveynlere rehberlik ettiğimiz durumlar şunlardır:

1. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

DEHB, çocuğun “dikkat etmede zorluk, hiperaktivite ve dürtüsellik”  alanlarında yaşadığı sorunlarla karakterize, nörodavranışsal bir bozukluktur. DSM-5 tanı kriterlerine göre bu belirtilerin 12 yaşından önce görülmesi beklenir. DEHB genellikle üç ana tipte kendini gösterir :

  • Dikkatsiz Tip: Çocuk genellikle sakindir, “hayal kurar” gibi görünür. Görevleri organize etmekte zorlanır, detaylara dikkat edemez, sık sık eşyalarını kaybeder ve yönergeleri takip etmekte güçlük çeker.

  • Hiperaktif/Dürtüsel Tip: Çocuk fiziksel olarak yerinde duramaz (kıpır kıpırdır), sürekli konuşur, başkalarının sözünü keser, sırasını bekleyemez ve tehlikeli olabilecek fevri davranışlarda bulunabilir.

  • Kombine Tip: Hem dikkatsizlik hem de hiperaktivite/dürtüsellik belirtileri bir arada ve belirgin düzeyde görülür.

DEHB, sıklıkla Disleksi (Öğrenme Güçlüğü) , Kaygı Bozuklukları veya Davranış Bozuklukları gibi diğer durumlarla birlikte (komorbid) görülebilir. Bu nedenle, ayırıcı tanı çok önemlidir. Prof. Dr. Emel SarıDEHB‘nin sadece davranışsal yönlerine değil, aynı zamanda “nöro-enflamatuar markerlar”  gibi biyolojik temellerine ve tedavi için “farmakogenetik”  yanıtlara odaklanan akademik çalışmalarıyla bu alanda derin bir uzmanlığa sahiptir. Tedavi genellikle ilaç tedavisi, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve psikoeğitimin bir kombinasyonunu içerir.

2. Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)

Otizm Spektrum Bozukluğu, bireyin sosyal iletişim kurma ve davranış biçimlerindeki farklılıklarla kendini gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur. “Spektrum” denmesinin nedeni, belirtilerin her çocukta farklı bir yoğunlukta ve kombinasyonda görülmesidir. Ebeveynlerin fark edebileceği en erken belirtiler genellikle sosyal etkileşim alanındadır:

  • Göz Teması Kurmama: Çocuğun göz teması kurmaktan kaçınması veya teması çok kısa tutması.

  • İsme Tepkisizlik: İşitme sorunu olmamasına rağmen, ismiyle seslenildiğinde dönüp bakmaması veya tutarsız tepki vermesi.

  • Taklit Becerilerinde Zayıflık: Alkış yapma, bay-bay sallama gibi basit sosyal jestleri veya sesleri taklit etmemesi.

  • Sosyal İlgi Azlığı: Akranlarına ilgi göstermeme , yalnız oynamayı tercih etme veya başkalarının duygularını fark etmede zorlanma.

  • Konuşma Gecikmesi: Yaşına uygun dil gelişimini göstermemesi veya konuşmanın tamamen durması.

  • Tekrarlayıcı Davranışlar: El çırpma, sallanma, nesneleri döndürme veya belirli rutinlere aşırı bağlılık.

OSB şüphesi olduğunda “bekle-gör” yaklaşımı zaman kaybettirir. Erken tanı (12-18 ay gibi erken dönemlerde ) ve erken müdahale (Uygulamalı Davranış Analizi – ABA veya Floortime  gibi), çocuğun gelişim potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için hayati önem taşır. Özellikle 3 yaşından önce başlanan yoğun (haftada en az 20 saat) ve kesintisiz eğitimle  belirgin ilerleme sağlanabilir. Prof. Dr. Emel Sarı, “Yüksek İşlevli Otizm ve Asperger Bozukluğu”  üzerine bir kitap yazarı olarak ve Otizmde “rTMS uygulamaları”  gibi yenilikçi tedavi yöntemleri üzerine çalışarak, İstanbul‘daki ailelere bu karmaşık durumda en güncel rehberliği sunmaktadır.

3. Kaygı Bozuklukları, Okul Fobisi ve Depresyon

Çocuklar ve ergenler de kaygı ve depresyon yaşayabilir, ancak bunu genellikle “kötü hissediyorum” diyerek değil, davranışları veya bedensel şikayetleri (psikosomatik belirtiler) ile ifade ederler.

  • Okul Kaygısı (Okul Fobisi): Çocuğunuzun özellikle okul sabahları artan ve okula gitmeyince geçen “baş ağrısı, mide bulantısı, karın ağrısı”  veya iştahsızlık gibi fiziksel şikayetleri varsa, bu durum okul fobisi olarak da bilinen bir kaygı bozukluğunun işareti olabilir. Bu durum, çocuğun okula gitmek istememesine, ağlama krizlerine  ve okuldan kaçınmasına  yol açar.

  • Sosyal Fobi (Sosyal Kaygı Bozukluğu): Çocuğun akranlarıyla iletişim kurmaktan, sunum yapmaktan veya sosyal ortamlarda yargılanmaktan aşırı korkmasıdır. Bazen bu durum, ebeveynlerin “aşırı koruyucu ve kollayıcı”  tutumları veya çocuğa “sen yapamazsın” diyerek sorumluluk vermemeleri  sonucu gelişen yetersizlik hisleriyle tetiklenebilir.

  • Depresyon: Depresyon sadece yetişkinlere özgü değildir. Bebeklik döneminde bile “uzun süren ağlama nöbetleri, küskünlük, içe kapanma”  şeklinde görülebilir. Daha büyük çocuklarda ise “ruh halindeki ani değişimler, aşırı yeme veya aşırı uyuma, sosyal çevreden ani kopmalar” , daha önce keyif aldığı aktivitelerden zevk almama veya “hırçınlık”  gibi belirtilerle kendini gösterebilir.

Bu durumlar, Prof. Dr. Emel Sarı‘nın uzmanlık alanları  içinde yer almakta olup, tedavi edilmediğinde çocuğun akademik ve sosyal gelişimini ciddi şekilde etkileyebilir.

Doğru Tanı Nasıl Konur? Objektif Testler ve Değerlendirmeler

Çocuğunuz için doğru tanı sürecini başlatmak, İstanbul’da en iyi çocuk psikiyatristini seçme yolculuğunuzun en kritik adımıdır. Ebeveynler genellikle “etiketlenme” korkusu yaşarlar. Oysa modern psikiyatride tanı süreci, bir etiketleme değil, çocuğunuzun güçlü ve zayıf yönlerini bilimsel olarak analiz ederek en doğru tedavi haritasını çıkarma sürecidir. Prof. Dr. Emel Sarı gibi uzmanlar için doğru tanı, sadece klinik görüşme ve gözleme değil, “objektif” ve standardize edilmiş psikometrik testlere dayanır.

Objektif değerlendirme testleri, çocuğunuzun bilişsel, dikkat ve duygusal becerilerini “yaşıtlarıyla karşılaştırmak”  ve sorunun kaynağını net bir şekilde belirlemek için kullanılır. Bu testler, mutlaka “uygulayıcı yeterlilik sertifikasına”  sahip uzman psikologlar tarafından, bireysel olarak  ve standart koşullarda uygulanmalıdır. İstanbul‘daki kliniğimizde, doğru tanı sürecinde en sık başvurduğumuz ve bilimsel geçerliliği en yüksek testlerden bazıları şunlardır:

1. WISC-R veya WISC-4 (Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği)

Bu test, 6-16 yaş aralığındaki çocuklara uygulanan , dünyanın en yaygın ve güvenilir zeka değerlendirme aracıdır. WISC-R’ın amacı, çocuğa tek bir “IQ puanı” vermek değil, onun bilişsel profilini detaylıca analiz etmektir. Test iki ana bölümden oluşur:

  • Sözel Zeka Bölümü: Çocuğun “Genel Bilgi”, “Kelime Dağarcığı”, “Yargılama”  gibi dilsel becerilerini, akıl yürütme ve sosyal bilgi düzeyini ölçer.

  • Performans Zekası Bölümü: “Küplerle Desen”, “Parça Birleştirme”, “Resim Düzenleme”  gibi alt testlerle çocuğun görsel-mekansal algısını, problem çözme becerisini ve motor koordinasyonunu değerlendirir.

Bu profilin asıl değeri, “ayırıcı tanıda” ortaya çıkar. Örneğin, Sözel Zeka puanı çok yüksek ancak Performans Zeka puanı (özellikle işlem hızı) anlamlı derecede düşük bir çocuk, Özgül Öğrenme Güçlüğü (Disleksi/Disgrafi)  için önemli bir ipucu verebilir. Bu, teste “düşük puan” almak değil, sorunun kaynağını anlamak için bakmaktır. Prof. Dr. Emel Sarı‘nın uzmanlık alanlarından biri olan Özgül Öğrenme Güçlüğü  tanısında bu test hayati bir rol oynar.

2. MOXO d-CPT (Sürekli Performans Testi)

MOXO Dikkat Testi, özellikle DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) tanısına yardımcı olmak için kullanılan, bilgisayar tabanlı  modern bir dikkat ölçme testidir. MOXO’nun diğer dikkat testlerinden en önemli farkı, test sırasında çocuğa sadece hedefleri takip etmesini söylemekle kalmayıp, aynı zamanda görsel ve işitsel “çeldiriciler”  sunmasıdır. Bu, çocuğunuzun dikkatini gerçek bir sınıf ortamı (yani gürültülü ve dikkat dağıtıcı unsurların olduğu) veya günlük yaşam koşullarında nasıl sürdürdüğünü objektif olarak ölçer. Testin sonunda çocuğun dört temel alandaki performansı net bir şekilde puanlanır :

  • Dikkat: Göreve odaklanma becerisi.

  • Zamanlama: Göreve doğru zamanda tepki verebilme.

  • Dürtüsellik: Yersiz ve aceleci tepkileri engelleyebilme.

  • Hiperaktivite: Gereksiz motor hareketleri kontrol edebilme.

Bu objektif testler , Prof. Dr. Emel Sarı‘nın klinik değerlendirmesiyle birleştirildiğinde, çocuğun yaşadığı zorluğun DEHB mi, kaygı mı, yoksa bir öğrenme güçlüğü mü olduğunu ayırt etmek için somut veriler sunar. Bu veriler olmadan başlanan bir tedavi, deneme-yanılma yönteminden öteye geçemez. Güvenli adımlar atmak, bilimsel verilere dayalı bir doğru tanı süreci ile başlar.

Tedavi Yöntemlerimiz Nelerdir?

Doğru tanı konulduktan sonra, İstanbul‘daki kliniğimizde Prof. Dr. Emel Sarı‘nın liderliğinde, “herkese uyan tek bir” tedavi anlayışı yerine, çocuğunuzun yaşına, tanısına, bireysel ihtiyaçlarına ve test sonuçlarına göre kişiselleştirilmiş, kanıta dayalı ve multidisipliner  bir tedavi haritası çizilir. Bir çocuk psikiyatristi olarak Prof. Dr. Emel Sarı, gerektiğinde ilaç tedavisini yönetirken, sürecin temelini oluşturan modern terapi yöntemlerini de bizzat denetler veya uygular.

1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

BDT, özellikle daha büyük yaştaki çocuklar ve ergenler için , bilimsel etkinliği en çok kanıtlanmış terapi yöntemlerinden biridir. BDT’nin temel prensibi, çocuğun veya ergenin “olumsuz düşüncelerini belirleme”  ve bu düşüncelerin, duygularına (örn: kaygı, öfke, üzüntü) ve sonuç olarak davranışlarına (örn: kaçınma, saldırganlık) nasıl yansıdığını fark etmesini sağlamaktır. Bu terapi, yapılandırılmış bir yaklaşımdır. Özellikle şu durumlarda son derece etkilidir:

  • Kaygı Bozuklukları ve Fobiler: Okul fobisi, sosyal fobi veya yaygın kaygı yaşayan çocuklara, kaygıyı tetikleyen düşüncelerle başa çıkma ve kaygılandıkları durumlarla aşamalı olarak yüzleşme stratejileri öğretilir.

  • Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB): Çocuklara, takıntılı düşünceleri (obsesyonlar) ve zorlayıcı davranışları (kompulsiyonlar) nasıl yönetecekleri öğretilir.

  • Depresyon ve Öfke Yönetimi: Olumsuz düşünce kalıplarını daha gerçekçi ve olumlu olanlarla değiştirmeyi ve “öfke duygularını kontrol etmekte”  zorlanan çocuklara öfkelerini daha uygun yollarla ifade etme becerileri kazandırılır.

2. EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)

EMDR, özellikle travma yaşamış çocuklar ve ergenler için kullanılan güçlü ve devrim niteliğinde bir terapi yöntemidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından hem yetişkinler hem de çocuklar için Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)  tedavisinde önerilmektedir.

EMDR, travmatik veya rahatsız edici anıları “silmez” ; bunun yerine, o anının beyinde “yeniden işlenmesini”  sağlar. Travmatik anılar, beyinde işlenmeden, “donmuş” bir halde kalır ve bugünkü tetikleyicilerle (bir ses, bir koku, bir görüntü) tekrar tekrar aktive olarak aynı korku ve paniği yaşatır. EMDR terapisi, çift yönlü uyarım (genellikle göz hareketleri) kullanarak beynin adaptif bilgi işleme mekanizmasını harekete geçirir. Bu sayede, geçmişte yaşanan olumsuz anının  bugünkü stres faktörlerini tetiklemesi engellenir ve anıya karşı duygusal “duyarsızlaşma”  sağlanır. EMDR, sadece büyük travmalarda (kaza, kayıp, afet) değil, aynı zamanda “kompleks travmalar”  olarak adlandırılan (akran zorbalığı, ebeveyn çatışması, aşağılanma anıları) durumlarda da İstanbul‘daki kliniğimizde  başarıyla uygulanmaktadır.

3. Oyun Terapisi

Oyun terapisi, “sadece oyun oynamak” değil, özellikle küçük yaştaki (genellikle 2-12 yaş  veya 3-12 yaş ) çocuklar için en etkili terapötik müdahale biçimidir. Bunun temel bir nedeni vardır: Yetişkinler duygularını, korkularını ve kaygılarını “konuşarak” ifade eder; çocuklar ise “oyun” yoluyla.

Oyun, kelimelere dökülemeyen korku, kaygı, öfke, kıskançlık veya hayal kırıklıklarının  dışa vurulduğu, çocuğun “doğal dilidir”. Eğer oyun çocuğun “dili” ise, oyun odası bu dilin özgürce konuşulduğu güvenli alandır; terapist  ise bu dili anlayan, yorumlayan ve çocuğa duygusal rehberlik eden bir uzmandır. Oyun terapisi ile çocuk :

  1. Duygusal İfade ve Rahatlama: Yaşadığı travmaları, korkuları veya içsel çatışmaları oyun yoluyla (örn: kuklalarla, çizimle) yansıtarak rahatlar.

  2. Sosyal Beceriler: Terapistin yönlendirmesiyle veya “Çocuk Merkezli”  oyunda empati, paylaşma, işbirliği yapma gibi sosyal yetenekleri güçlenir.

  3. Problem Çözme ve Başa Çıkma: Oyun sırasında karşılaştığı zorluklar üzerinden gerçek hayattaki sorunlara yönelik başa çıkma becerileri geliştirir.

Bu tedavi yöntemleriProf. Dr. Emel Sarı‘nın “Triple P-Olumlu Annebabalık Programı”  gibi aile eğitimleriyle desteklenerek, çocuğun iyileşmesinin sadece terapi odasında kalmayıp, tüm yaşam alanlarına yayılmasını sağlar.

Yaş Grubuna Göre İhtiyaçlar: 0-6 Yaş ve Ergenlik

Çocuk psikiyatrisinin temel kurallarından biri şudur: “Bir belirtinin ‘sorun’ olup olmadığını değerlendirirken çocuğun yaşı kritik öneme sahiptir”. 4 yaşındaki bir çocuğun öfke nöbeti ile 14 yaşındaki bir gencin öfke patlaması aynı şekilde ele alınmaz ve aynı anlama gelmez. Prof. Dr. Emel Sarı‘nın yaklaşımı, çocuğunuzun bulunduğu gelişimsel dönemin (ister okul öncesi ister ergenlik) kendine özgü ihtiyaçlarına göre özel olarak tasarlanır.

1. 0-6 Yaş (Okul Öncesi): Kritik İlk Yıllar ve Beyin Gelişimi

Bu dönem, çocuğunuzun gelecekteki ruh sağlığının temelinin atıldığı “altın yıllar”dır. Bu ifadenin somut bir bilimsel dayanağı vardır: “Beynimizin yaklaşık %90’ı ilk 5 yaşta şekilleniyor”.

Hayatın ilk üç yılında, çocuğunuzun beyninde saniyede milyonlarca yeni nöral bağlantı (sinaps) kurulur ve trilyonlarca sinaps oluşur. 4-5 yaşlarındaki bir çocuğun beyni, bir erişkin beynine göre “2 kat daha aktiftir”. Bu hızlı yapılanma döneminde, “budanma” (pruning) adı verilen kritik bir süreç de yaşanır; sık kullanılan (olumlu etkileşimler, öğrenme) bağlantılar güçlenirken, kullanılmayanlar atılır.

Bu şu anlama gelir: 0-6 yaş döneminde alınan sağlıklı psikiyatrik destek  veya tam tersi, maruz kalınan ihmal, stres ve travmalar, çocuğunuzun beyin mimarisini kalıcı olarak etkiler. Bu yaş grubunda en sık görülen sorunlar arasında Hiperaktivite , Ayrılık Kaygısı , konuşma gecikmeleri ve Otizm Spektrum Bozukluğu‘nun erken belirtileri bulunur. Bu kritik dönemde atılacak doğru güvenli adımlar, çocuğunuzun tüm gelecekteki duygusal ve bilişsel temellerini güçlendirir. Bu yaş grubunda Oyun Terapisi  ve ebeveyn danışmanlığı  birincil tedavi yöntemleridir.

2. Ergenlik: Fırtına ve Rehberlik

Ergenlik; hormonal, bilişsel ve sosyal bir değişim fırtınasıdır. Bu dönemde ergenlerin “aileleriyle çatışma yaşamaları” , duygusal dalgalanmalar yaşamaları ve “hırçınlık, sorumluluktan kaçma, karamsarlık”  gibi davranışlar sergilemeleri, beklenen bir gelişim özelliğidir.

Ancak ebeveynler için İstanbul‘da en büyük zorluk, bu “fırtınanın” ne kadarının “normal ergenlik” , ne kadarının acil müdahale gerektiren klinik bir durum olduğunu ayırt etmektir. “Normal” ergenlik davranışları, bazen altta yatan ciddi psikiyatrik durumları gizleyebilir:

  • Depresyon: Ergen depresyonu, “içe kapanıklık, aşırı sinirlilik, okul başarısında ani düşüş, hiçbir şeyden zevk alamama”  ile kendini gösterebilir.

  • Kaygı Bozuklukları ve Sosyal Fobi: Akran ilişkilerinde zorluklar, sosyal kaygılar  ve okul reddi artabilir.

  • Davranış Bozuklukları: Kurallara karşı gelme, saldırganlık  görülebilir.

  • Riskli Davranışlar: Alkol/madde kullanımı  veya kendine zarar verme  gibi ciddi riskler.

  • Akran Zorbalığı: Zorbalığa uğramak depresyon riskini ciddi şekilde artırır.

  • İntihar Riski: Depresyon tedavi edilmezse intihar düşünceleri veya girişimleri  ortaya çıkabilir.

Ebeveynin görevi, bu ayrımı tek başına yapmak değildir. Ebeveynin görevi, uzmanların belirttiği gibi, “çocuklarını yargılamadan dinlemeli, gencin anlaşıldığını hissettirmeli”  ve bu fırtınada onlara güvenli bir liman olmaktır. Prof. Dr. Emel Sarı gibi bir Ergen Psikiyatristinin görevi ise, bu “normal” fırtına ile klinik bir durumu ayırt ederek aileye doğru bir rota çizmektir. Prof. Dr. Emel Sarı, “Ergenlerde Yalnızlık” ve “Alkol/Madde Bağımlılığı Komorbiditesi”  gibi ergenliğe spesifik konularda da akademik çalışmalara sahip bir uzmandır.

Süreç, Ücretler ve Randevu

Çocuğunuz için İstanbul‘da bir çocuk psikiyatristi desteği almaya karar verdiğinizde, aklınızdaki pratik soruları netleştirmek, güvenli adımlar atmanızın ilk şartıdır. Süreç nasıl işler, ilk görüşme nasıl yapılır, ücretler nedir ve randevu nasıl alınır? Prof. Dr. Emel Sarı‘nın kliniğinde  bu süreci ebeveynler için olabildiğince şeffaf ve stressiz yönetecek şekilde tasarladık.

1. İlk Görüşme ve Değerlendirme Süreci

Ebeveynlerin en çok sorduğu soru şudur: “İlk görüşmede çocuğumun yanında hassas konuları nasıl anlatacağım?” Bu kaygınızı anlıyoruz. Bu nedenle, kliniğimizdeki standart prosedür gereği, “ilk görüşme çocukla değil, aile ile yapılır“.

Bu ilk görüşme (genellikle 45 dakika sürer ), ebeveynlerin çocuğun yanında konuşulamayacak olan “detaylı hayat öyküsünü” (doğumdan itibaren gelişim basamakları, aile dinamikleri, okul geçmişi, travmalar vb.) özgürce paylaşabilmesi için tasarlanmıştır. Bu seansta ebeveynlerin endişeleri dinlenir.

Prof. Dr. Emel Sarı, bu görüşmenin ardından bir değerlendirme süreci başlatır. Bu süreç genellikle çocukla yapılan 1 ila 4 birebir seansı içerir. Bu seanslarda, çocuğun yaşına göre klinik gözlem, oyun değerlendirmesi ve gerekliyse WISC-R veya MOXO gibi objektif testler  uygulanır. Bu değerlendirme tamamlandığında, uzmanımız tekrar aile ile bir araya gelerek gözlemlerini, doğru tanı değerlendirmesini ve önerdiği kişiselleştirilmiş tedavi yol haritasını net bir şekilde paylaşır.

2. İstanbul Çocuk Psikiyatristi Ücretleri ve Sigorta Kapsamı

İstanbul çocuk psikiyatristi ücretleri, uzmanın deneyimine (Uzman, Doçent veya Profesör olmasına), kliniğin lokasyonuna (İstanbul Bağdat Caddesi  gibi) ve uygulanan objektif testlerin (WISC-R, MOXO vb.)  maliyetine göre önemli ölçüde değişiklik göstermektedir.

2025 yılı için İstanbul‘daki platform verileri, ortalama seans ücretlerini “1.000 TL – 2.000 TL”  aralığında gösterse de, bu rakamlar uzmanın tecrübesine, akademik unvanına (Prof. Dr. gibi) ve uzmanlık alanına göre 4.000 TL ve üzerine çıkabilmektedir. (Farklı kaynaklar 6.600 TL’ye varan rakamlar da belirtmektedir ).

“Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TSS) ve Özel Sağlık Sigortası (ÖSS)”  poliçelerinin psikiyatri seanslarını karşılama durumu ise tamamen sizin poliçenizin kapsamına bağlıdır. Bazı sigorta şirketleri sadece ilk seansı veya yılda sınırlı sayıda (örn: 5-10) seansı kapsayabilirken , birçoğu ayakta tedavi kapsamında psikiyatriyi sınırlı tutabilir.

En doğru ve net bilgiyi almak için atılması gereken iki adım vardır:

  1. Doğrudan kendi sigorta şirketinizle  iletişime geçerek poliçenizin “Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi” teminat detaylarını öğrenmek.

  2. Prof. Dr. Emel Sarı‘nın kliniğiyle  iletişime geçerek güncel seans ücretlerinitest ücretlerini ve ödeme koşullarını sormak.

3. Randevu ve İletişim

Çocuğunuzun geleceği için güvenli adımlar atmaya karar verdiğinizde, randevu almak için İstanbul Bağdat Caddesi’ndeki  kliniğimize ulaşabilirsiniz. Prof. Dr. Emel Sarı, kliniğini şahsen ziyaret edemeyen veya farklı bir şehirde yaşayan aileler için “çevrimiçi (online) danışmanlık”  hizmeti de sunmaktadır.

Prof. Dr. Emel Sarı‘dan randevu almak, süreç hakkında daha fazla bilgi edinmek veya ücretler ile ilgili sorularınızı yöneltmek için kliniğimizle doğrudan telefon veya e-posta yoluyla  iletişime geçebilirsiniz.